Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in kızını özel okula göndermesi, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Bakanlığın başında bulunan bir ismin devlet okulları yerine özel okul tercih etmesi, özellikle fırsat eşitliği tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Gündeme gelen eleştiriler üzerine açıklama yapan Tekin, kararın tamamen ailevi bir tercih olduğunu belirterek kendisini savundu.
Bakan Tekin, “Türkiye’de her anne-baba gibi bizlerin de çocuklarımız için en doğru kararı verme hakkı var” diyerek sözlerine başladı. Kendi tercihlerinin bir ayrıcalık gibi görülmesinden rahatsız olduğunu ifade eden Tekin, eğitimin kamusal yönüne vurgu yaptı ancak bireysel tercihler konusunda özgürlüğün altını çizdi.
Kamuoyunda yükselen eleştiriler ise ağırlıklı olarak şu noktada toplandı:
Bir Milli Eğitim Bakanı’nın özel okulu tercih etmesi, devlet okullarındaki eksikliklerin dolaylı bir kabulü anlamına gelebilir. Veliler ve eğitimciler, sınıf mevcutları, fiziki yetersizlikler, teknoloji ve laboratuvar olanakları başta olmak üzere devlet okullarındaki standart farklılıklarını hatırlattı.
Bazı uzmanlar ise, bu tercihin toplum açısından sembolik değeri olduğunu vurguluyor. Bir kamu yöneticisinin kişisel uygulamaları, yönettiği sistemle ilgili algıları doğrudan etkileyebiliyor. Bu nedenle, Tekin’in özel okul tercihi eğitim politikalarının etkinliği üzerine yeni soru işaretleri doğurdu.
Tüm bu tartışmalar sürerken, Bakan Tekin devlet okullarında nitelik artırma hedeflerinin devam ettiğini söyledi. Eğitimde fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan çevreler ise, bu tartışmanın bir dönüşüm çağrısına dönüşmesini umuyor.
Toplumun gözü, hem alınacak eğitim politikası adımlarında hem de sürece dair Bakanlık açıklamalarında olacak. Kamuoyu, “Devlet okullarının standardı yükselirse ben de çocuğumu oraya gönderirim” diyen ailelerin sesine kulak verilmesini bekliyor.
Yorumlar kapalı.